6/22/2010

Göc ve Politika

Devletler, sınırlarını ne kadar korumaya, kontrol etmeye ve düzenlemeye çalışırsa çalışsın, bunun için devasa teknik ve askeri yatırımlar yaparsa yapsın, hiç bir sınır ebedi değildir. Bugün için ulus devlete ve onun sınır ve yerleştirme politikasına en büyük meydan okuma göçmenler ve mültecilerden gelmektedir. Hem de sınır aşındıran bu meydan okuma artarak devam etmekte ve bunu tamamen engelleyemeyen ulus devletler yeni araçlara ve yöntemlere başvurmak zorunda kalmaktadır. Apartheid göç rejimi, mülteci toplama kampları, sınırda öldürmeler, sınırdışı etme, geri gönderme antlaşmaları, sınırların militarize edilmesi, DATA bankalar vs.vs., tüm bunlar bugün devletlerin yasa dışı ilan ettikleri göç ile mücadele araç ve yöntemleri arasındadır. Türkiye de bu ve benzeri yöntemleri “yasadışı göç” ile mücadele olarak kullanmasına karşın, pek çok şeyi göze alıp yollara çıkan insanların göç ve iltica hakkını engellemede, düzenlemede ve kontrol altına almakta doğal olarak başarı sağlayamayacaktır.
1-21 Haziran tarihleri arasında resmi kayıtlara geçmiş yasa dışı sınır ihlallerine dair rakamlar bunu açıça göstermektedir. Bu rakamlara göre belirtilen tarihler arasında Türkiye`nin ya değişik sınır bölgelerinden giriş yaparken ya da değişik şehirlerinde yakalanan göçmen sayısı şöyle: Afganistan: 33, Filistin:204, Gürcistan:17, Irak:13, İran: 57, Myanmar:142, Mısır:2, Somali:119, Suriye:13, Pakistan: 109, Bangladeş:6, Türkmenistan:1, Tunus:1, Moritanya:1, Lübnan:1, Ruanda:2 Yemen:1, Eritre:11, Ermenistan:1.
20 gün gibi kısa bir zaman dilimi içinde yakalanıp hakkında işlem başlatılan bu insanların toplam sayısı yedi yüz otuzdur.
Yine benzer biçimde Yunanistan`a çıkış yaparken, Türkiye-Yunanistan sınırında yakalanan göçmenlerin sayısı ise şöyle: Afganistan: 2, Filistin: 181, Gürcistan:12, Irak:5, İran: 6, Myanmar:117, Somali:49, Suriye:2, Pakistan: 2, Bangladeş:1, Sudan:1, Tunus:1, Moritanya:1, Ruanda:1, Fas:1, Eritre:11.
Yunanistan sınırını geçmeye çalışırken Türkiye tarafından yakalanan bu insanların toplam sayısı ise üç yüz doksan dört kişidir.
Her iki rakamın toplamı 1124 kişidir. Burada aktarılan rakamlar elbette bu süre içindeki tüm sınır geçişlerini değil, bunlardan sadece yakalanıp kayda geçilenleri göstermektedir. Yirmi günlük bir zaman dilimini kapsayan sadece bu rakam bile, Türkiye`nin karşı karşıya olduğu göç ve mülteci gerçeğini görmemize ve tüm önlemlere rağmen bir hak olan göçün engellenemyeceğini görmemize yardımcı olacak büyüklüktedir.
Vatandaş olmamaları nedeniyle hukukun dışında tutulan, her tür insanlık dışı muameleye karşı korumasız olan ve şu anda devletin elinde bulunan bu insanların nerede ve hangi koşullar altında alıkonuldukları, akibetlerinin ne olacağı hakkında bilgiye ulaşmak imkansız kılınmıştır. Çünkü devletler, göçü suç göçmeni de suçlu olarak gördükleri için göçmenleri olağanüstü koşullar altında izole ederek keyfi biçimde alı koymayı bir yöntem olarak tercih etmektedir. Bu yüzden genel olarak mülteci ve göçmenler Türkiye`de belgesel filmciliğin sadece bir konusu olmaktan çıkarılıp, vatandaşlık, hukuk-ulus, ulus devlet, olağanüstü halin yaygınlaştırılması, savaş, antikapitalizm gibi konular bağlamında ele alınan politik bir mesele olarak görülmek zorundadır.

0 yorum:

Yorum Gönder